Perşembe, Mart 09, 2006

nereden nereye

"Pazartesi, Haziran 7

süzülüyorum ruhumun jöle kıvamı karmaşasında. kelimelerde yaşıyorum yine, koşuyorum birinden diğerine. anlamlar birbirine giriyor, renklerle şekiller karışıyor. iç içe hepsi, kocaman bir top misali yuvarlanıyor, oraya buraya çarpıyor. dalgalanıyor yeniler, üstünden atladığım küçük hedefler. güzel projeler, taze heyecanlar ve yoğun bir yaratma arzusu...
[-][-][-][-][-]
tüm bunlar bir yana keşkeler var üzerimde son bir saattir, uğramazlardı pek, hangi rüzgarla savruldular zihin labirentime. kapıyı açınca uzun zamandır görmediğim yapışkan bir akrabam misali sarılıverdiler bana. insan gelmeden bir telefon açar değil mi!?
[-][-][-][-][-]
korunma kalkanları peşinde herkes, çıplaklık yasak. olduğu gibi görünmek, özgür kalmak, bağlarını koparmak, ayakta ve güçlü durmak tabu tüm gözlerde. eleştiri bombardımanlarından kaçarken anlamsızlıktan boğulan, kendine dokunamadan başkalarına yamanan, hissetmeyi, duymayı, sevmeyi unutan insanlar. büyük amaçları uğruna büyük fedakarlıklarda benliklerini çürüten, var olmayı var etmekle eş tutan, ben'lere mahkum ben'sizler onlar. varlar, çoklar ve siyahlar. daylight. ışık girsin içeri. kapılar, camlar, kafalar açılsın. nefeslerde duranlar gökyüzünde koşsun, artık durmasın dünya, dönsün, dönsün!
[-][-][-][-][-]
sonsuzluk kadar uzun geliyor bazen şu tünel bana. hani önümde uzanan, beni ışığa bağlayan. git, git, git, nereye kadar?! bazense "yolun sonu" ürkütüyor beni. her şeyin sonu olmalı mı ki, hep gitsek, hiç varmasak? başlasak ve hep yapsak? son hayalleriyle koşunca büyüyü, sevgiyi kaçıracağız sanki. önemli olan yolculuk, önemli olan labirent, kapının ardındaki değil. hem değişimi daim kılmaz mı bu? hiçbir yere varmazsak, sonsuz ihtimalle dönüşmez miyiz? kapılar belirsizse, arayışla zenginleşmez miyiz?
[-][-][-][-][-]
deli dolu koşuyorum işte yine, dışarıda güneş, içeride ben. :) gölgeler var her yerde, haykırıyorlar yüzüme, kaybedeceksin, vazgeç, geri dön diye. pes et artık, dur da çığlıklarda boğul, çıkışın önü kapalı, istesen de istemesen de, buradasın, kısırdöngüde! --duyuyorum evet, hepinizi duyuyorum, korkuyla beslenen, sevgisizlik isteyen, huzuru zehirleyen o çelimsiz vücutlarınızı görüyorum. ama üzgünüm hiç niyetim yok kanmaya, aldanmaya. farkındayım ve biliyorum: ben varım, siz yoksunuz."

bir 2004 hatırası kaptım geldim kendime. kelimelerime, imajlarıma, noktalarıma, virgüllerime şaştım kaldım. bu böö bir günde kendime şükür 2-3 sağlam nefes aldım. parmağımda pembeler, zihnimde gölgeler, arınmanın yolunu unuttum, arıyorum. bir yandan da geçmiş benlerini düşünüp seviniyorum. uzun zaman sonra ilk defa zorlukları ve düşüşleri değil, ayağa kalktığım, belimi doğrulttuğum anları görüyorum. "hata yaptım, ama öğrendim" neyse ki leri değil, gerçek ışık hüzmeleri bunlar. kendini yeniden programlamanın, sil baştan ın, risk almanın ve yaratmanın en canlı örnekleri. biraz parlatmak gerekiyormuş sadece.

-----

sana yansıyanları geri yansıtma hevesindesin demek. aklından gözyaşları geçirmeyi, hayata/insanlara küsmeyi özlüyorsun demek. hm hm. artık daha çok sevgi var şu an belli etmese de, çünkü geçiciliğinin altını en kalın kalemlerimle çiziyorum tüm bu sıkıntıların. gerçek değil, yanılgı hepsi. aldanış, öyle sanış. eğer gerçekten olmadığına inanırsam uçup gidecek toz bulutları.

-----

özüne tutun sıkı sıkı, tek rehberin, her daim garantin ve hep bağIMlılıktan uzak ilişkide bulunabildiğin tek gerçeğin. sarıl ona, sana senden daha yakına. tanrı, bir, sistem adını ne koyarsan koy. beraber yarat, beraber ol. ayrıntılara takıldıkça küçülen dünyan nefes aldıkça bütüne varsın. bıraksın, kaysın, aksın. tüm boşluklara yayılsın tırnakların pembesi, sarsın, sarmalasın. gözyaşları sevgiye, yuvaya, birliğe aksın. mutluluk olsun hep, çelmeler/çekmeler/itmeler aydınlıkta sevmelere bıraksın kendini.

-----

gücünü eline al. hemen pısıp kaçma yahu geri! yaptın işte, yine yaparsın, hiç yapmadığını, hiç olmadığını, hep istediğini. bir anda yükselmeler değil, anda sabitlikler bul artık. "bana ne" ler, "canım öyle istiyor da ondan" lar, "enerjim kalmadı, tüketiyorlar beni" ler işlemiyor artık, yetmiyor karanlığa dokunmaya. "cıss!" derken omuriliğin bilincin istediği kadar acı çekmek, kendini acındırmak, sevgi dilenmek istesin. değişmiyor işte, kendi içinde bozup yeniden kurmadığın sürece.

Hiç yorum yok: