Pazartesi, Ağustos 21, 2006

dur ve sus

En verimsiz yazın son evresine geçiyorum işte. Yarın son gecem burada. Bitiyor o saklayan, koruyan, özüne, kendine baktıran, insanlara, doğaya, aileye odaklayan günler. -Bunlar tabii yapabilecekleri, yaptırması gerekenler ve büyük bir başarısızlık örneği olarak fos çıkanlar-

Ufacık da olsa bir izolasyon bekliyorum kamptan. Biraz biraz kafamda dizili işler olmadan doğanın sesini dinlemeyi umuyorum.

Ve düşünüyorum bunca zaman hayal edilenleri. Her şeye zaman bulabilme ideallerimi. Süper iş kadını, ama süper sivil toplum örgütü çalışanı, ruhsal gelişim uzmanı, sportif bir sanatçı.

Evet ben her şeyi istedim belki, her gördüğüme özendim belki ya da gerçekten içimde o potansiyeli bir an/bir dönem için de olsa hissettim.

Geçmişim hep onaylayan, takdir eden, övgüler yağdıran yüzler/gözler dolu. Ne mutlu! Hep olması gerektiği gibi bir çocuk/kız/insan olmak vardı hayatımda. Gıpta edilen, parmakla gösterilen. Her zaman en tepedeydim yahu, hep el üstünde tutulandım.

Şimdi bakıyorum kendime. Eskisi gibi beni özetlemekte kullanacağım başarılar yok. "Bunu, bunu yaptım. Bunu, bunu yaşadım. " lar yok. Belki birkaç ufak kalıntı eski sıkıntılardan, mücadelelerden. Ama bu kadar, hepsi bu kadar.

"Ne yaptın bunca zaman?"

Bilmem. Ama ne yapmaya çalıştığımı, ne yapmak istediğimi hep bildim ben. Peki yapabildim mi? Koca bir hayır, koca bir boşluk. Reddedilmese de kabullenilmesi her an daha da ağırlaşan bir layık olamama hali. Kime? En çok kendime, hayallerime, beklentilerime, bildiklerime, yapabileceklerime. Devamlı bir ihanet kendime, devamlı bir azla yetinme, fazlasını istese de yapamayacağını bilme hali, devamlı bir kısıtlama, devamlı bir damla gözyaşı kenarda köşede. Son üç ayın özeti büyülü, tek tük anlar çıkarılırsa böyle.

Demek ki Ankara sorunların çözümü değilmiş Sezen. Sen yine aynı eksik, aynı "ukte", aynı gözlerde özlem yaşları, kalpte görüp heyecanlanma çarpıntıları, ağızda bir "Dövmek lazım böyle insanları".

Erteledim ben bugüne tüm oldurmalarımı. Şimdi doya sıya ağlayamayan, haline üzülemeyen, sadece teslim olan, kendi ağzına sıçsa da, sıçrayamayan, arzuyla yanıp tutuşsa da saldırgan planlar yapamayan, egosunu yeneceğini düşünürken aslında sadece duran, duran, duran bir Sezen var.

Yazlık hikayesi bitiyor işte. İlk kez bu kadar boş, bu kadar "karar"sız. Oysa ki düşünülecek, yazılacak, ortaya dökecek ne çok şey vardı. Hepsi içimde, bende kaldı. Hiçbir şey değişemedi, sadece kötüledi. Tüm tuzaklara düşüldü, tüm hatalar tekrarlandı, üstüne üstlük eski başarıların b sine ulaşılamadı. Her yönden kayıp, her yönden erteleyen bir ay geçti.

Bırakıp durmaya devam. Yeni Sezen le tanış, eskiyi unut ve yorma artık. Hepsi bir ilüzyondu demek ki. O giden-alan hallerini sadece sen gördün/gördüğünü sandın belki. Sana güvenen, destek çıkan onca gözü sadece dilinle mi kandırdın? Nasıl ikna oldular her halükarda başaracağına, her ortamda ayakta kalacağına? Haydi kendin inandın, onlar nasıl bunca zaman savundular seni? Onlar niye bu oyuna alet ettiler kendilerini?

"....yim, ....yim. En çok da ...ıma güvenirim. Özellikle ... de çok iddialıyım."

Yersiz böbürlenmeler bunlar bayım, ne olur zamanınızı benimle harcamayın.

"Ah evet en iyi yaptığım şeydir ..., sana da ....nı tavsiye ederim. Özellikle .... konusunda gerçekten tecrübeliyim, dur sana anlatayım nasıl ..... yapılır"

Kanma bana şekerim, ben hep böyle atar, tutarım.

----

Elimdekiler listesini yenilemek gerek. Son yılları, ayları gözden geçirmek, yüksek ideallerle, yalanlarla elimden iki üç küçük beceriyi de kaçırmamam gerek. Kabul etmeli artık, böyle giderse hepsini bırak, hiçbiri olmayacak. Sezen hep bakacak ve ağlayacak, duracak ve sövecek. Böyle giderse sevgi hep geriye dönüp bakınca görülen arpa boyu yollarda dibi delik kovalardan yerlere saçılacak.

Aslında bıraksalar yatsam ben, sadece yatsam ve hayal kursam. İnan en iyi olduğum konu bu. Hayallerde kaybolmak ve gerçekten uzaklaşmak. Sonra yapılacak bir iş varken onu kafamın en pasif bölgelerinde beni zehirleyecek, ama hareketlerimi etkileyemecek şekilde hapsetmek. Ha bir de çok güzel ilham vermek ve cesaret, başlama/ilerleme gücü, moral. Başkalarına güç, kuvvet olmak. Bunları yapayım ben bırak, bırak benden beklemeyi/istemeyi. Bırak yapamayacağım listeleri önüme sürmeyi. Tam olma hayalleri ütopik, zihnimin tamamını kullanmak da beni aşar, zaten tevekkülle teslim için ne yapmışım ki bugüne kadar?

Bırak, verdiğin tüm sözleri bırak.

(Güçlü değilim sandığım kadar, ne olur artık beni rahat bırak.)


----son dakika editi:
Elsa kişisi yazıma şu yorumu eklemiş de ben salak gibin silivermişim onaylamak yerine:

bu yazıda o kadar kendimi hissettim ki...

bir de hazır editlemişken ben süper oldum olm kampta. taze kan, taze heyecan, taze her şey birden, bütün, toplam.
umarım ki fotolu bir tatil özeti yaparım yakın zamanda.
özendim moskavadakinin anbean, günbegün fotoromanlarına :)

Hiç yorum yok: