Cumartesi, Aralık 24, 2005

yazdım sonunda -yeniden

Gecelerin, günlerin sonu gelmiyor bazen
Hele "son"da bir ışık gördüysen
Yol öyle uzuyor ki sabrına karşı
Peynir peşinde fare sanıyorsun kendini
Karanlık koridorlarda silik bir koku arayan

------------

İnanmaz gözlerle bakıyor insanlar sana
Geçtiğin yolları, geldiğin yerleri duyunca
Nasıl diyorlar nasıl?
Nasıl oluyor da oluyor?
Nasıl fener oluyorsun kendine?
Nasıl siliyorsun yaraların izini?
Nasıl, oluyor da oluyor,
Temizliyorsun tüm kirleri?

Şu küçük kara nokta da silinse
İşte o zaman şaşacağım kendime
Nasıl diyeceğim nasıl?
Nasıl oldu da oldu?
Nasıl geldim onca yolu?
Nasıl kalktım her seferinde ayağa?
Nasıl oldu da oldu,
Arındım sınırsızca?

Ama yarım kaldı yılsonu partisi,
Daha uçurumdan aşağı atlamadım.
Erken henüz tebrikler için.
Düz yola çıkamadım.
Öyle uzun, öyle ısrarcı ki bu son sınav
Kazı, kazı ulaşamadım dibine.
Katman katman, öbek öbek
Yıllar birikmiş üzerime
Elim, ayağım gömülmüş
Kalksam da yürür müyüm ki?
Bu kadar yük, bu kadar acı
Kanatlanıp uçar mıyım ki?

---------------------

Akış içinde yerini bulsa sözler
Zorlamasız ve kendiliğinden
Çobanlık yapmasam hiç
Yan yana koşsak
Öyle ki
Yeni açılımlar bulsak
Farklı yüzlerimizi,
Saklı gizlerimizi
Düşürüversek elimizden
Tek kalsak ve çıplak
Orada başlasa her şey
Öncesi silikleşse
O an, o duygu
Zamana yayılsa
Sonsuzu kaplasa

O zaman her şey "fazla" kolay olurdu galiba..

Hiç yorum yok: