Pazar, Temmuz 23, 2006

kıkır kıkır*

Sırıtarak başladım ben bugüne. Çok güldüm yahu. Kıkır kıkır.
"Çok mutlusun galiba?"
Yok, biz ona daha çok salak olma hali diyoruz sznce de.

Şaşırdım aslında. Yani bu soruyla karşılaşınca. "Ay evet ne diye salak salak sırıtıyorum ki ben?" Ortada elle tutulur bir şey yok ki hala. Ama olsun. Küçük şeylere sevinmek güzel. Belki de bazı şeyler net olmadığı sürece güzel. Sorumluluk almadan, baskı hissetmeden. Merak ve heyecanla yaşamak, tedirginlik ve sayısız acaba. Daha duyarlı kılıyor insanı, hassaslık anlamında değil, hayata, kendine ve sevgiye duyarlılık anlamında. İçinde bir nefes büyüyor insanın. Gözlerinde bir parıltı.
?Şükürler olsun tanrım sana? deyip gülüyorsun bir ağız dolusu.
Sorsalar ne oldu: "Ehm şey ya ben bir mesajla uyandım bugün". Ama ne dedi deseler bir cevabım yok verecek. Noktalara, virgüllere yüklenen anlamlar içinde bir hayat. Ağırdan ve güvenli. Arada bir iç gıcıklayıcı riskler taşısa da, huzurlu. Komik aslında, ne büyük değişim potansiyelleri taşıyor oluşu. Sorulan soruların hiçbirinin mantıklı cevapları olmayışı. Belirsiz yahu adı üstünde, renkli vaatleri olan uzun bir belirsizlik. Bir tünel sonu ışığı değil, mavi-mor tuvalimdeki küçük mor köşe belki.
Olmasa dünyanın sonu gelir mi? Ay yok hayır. Ama daha az şenlikli olur hayatım bu kesin. Ama rengi değiştiğinde sayfayı yırtıp atmayı bilen bir adamım ben. ?Sil baştan? larla bile aram iyi.

O yüzden bakıyorum ben. Yine eski tüm sznlere aykırı bir şekilde, merakla bakıyorum kendime o gizemli gözlerden. Ve soruyorum, onlarca cevap beklemeyen soruyu. Sessizce kimseye duyurmadan. O soru cümlelerinin kurulması bile garip bir zevk veriyor bana. Olası cevapların şaşırtıcılığını düşünmek, olasılıkların hiç beklenmedik hallerini yoklamak. Küçük planlı hayatımı sallayan zararsız depremlere izin vermek.

Üç ay sonra dönüp bu post a bakmalı tekrar. Yüzümdeki gülümseme alaycı mı, şefkatli mi olacak, bir sormalı.
----------
*inatla "kırkır kırkır" yazdım iki kere üst üste, ne oluyor yahu bana?

Bi de ben tv makinası nı yerim, barış zıpırına "şöyle bir rock çığlığı at" dediğinde gecenin bir saati kendimden korkutacak bir çığlık attıracak kadar benimsediğim bir adamın yaratısı olduğu için. -dünden hazırmışım yahu ben de-

1 yorum:

anonim dedi ki...

cok agladim ben bugün... cok...