Salı, Mayıs 01, 2007

geçmişe yolculuk v2

Efendim nerede kalmıştık. Şimal vasıtasıyla tanıştığım Simin i aradan geçen 10 yılın ardından bulmuş olmamdan bahsetmiştik. Hm hm 5 dakika içinde daha ne kadar devam ettirebileceğim bakalım?

İlkokul Sezen: Simin' in o zamanın anadolu liseleri ve kolejler sınavları için en önemli kaynaklarından olan deyimler ve atasözü sözlüklerimi dershanede üzerlerine döktüğü ayranla sikmiş, üstüne bir de peçeteyle silmeye çalışmak suretiyle tiftik keçisi haline getirmiş olması vardı :P -ahaha ben bok attı, ama yüzüne de söyledim canımmm- Sonra sonra milletin okuldan döndükten sonra akşam 8e - 9a kadar özel öğretmenlerde gezinmesi, ama benim metanetle evimde oturmam, anamın babamın parasını göt paragözlere saçtırmamak gibi idealist bir yaklaşım içine taa o zamanlar girmiş olmam -cimrilik içime işlemiş ayol- , Avcılar' daki evimizde odamda yatmak, kalmak dışında bir eylemde bulunmuyor olmam, hatta odanın tek aileden birilerine katkısı bulunan yanının kardeşim için balkon kapısı ve pencere kolu arasına kurduğumuz ipten salıncak olması, orada söylenen ninniler. Özer' in -hani kardeş olur ya böyle küçük- yürüteciyle birlikte oturma odasına hapsedilebilmesi -ahaha, koltukla televizyon sehpasına arasına sıkışır çıkamazdı-, benim hep salonda ders çalışıyor oluşum, Özer' in hep kendini kilitli kapıya fırlatarak ablaaaa, ablaaa naralarıyla inim inim ağlaması -travmaya gelll-, bir de anlatmayı atladığım hastanede geçirilen gece var tabii, apartmanında cila yapılıyor olmasının getirdiği astım krizi ve nefes alamayışın ilk kez bu kadar korkutucu ve ciddi boyutlara gelişi, babamla hastanede geçiridiğimiz gecede televizyonda muppet show u izlemiş olmamız, ıyy damarımın içine soktulardı o serumu beee, devamlı geceleri burnumun kanaması, her hafta bir sağ bir sol koldan olunan aşılar, babamın kucağına oturup kafamı diğer tarafa çevirerek delinmeyi beklediğim sayısız gün, saat, bir de Ülkü Hanım, korkunç alerji doktorunun kollarımı jiletle çizerek hassaslığımı test ettiği günler. O küçük odada önce kolların sterilize edilmesi, ardından tükenmezle yan yana çizilen o daireler, sonra dışarıdaki bekleme salonunda birbirine korkarak bakan aynı çizilmiş kollar, aynı panik içinde gözler, sonra işte o annnnnn, jiletle beraber aynı küçük odaya giriş, yahu bi de kolların iç tarafına yapıyorsunuz insaf!, damarlarımı ben çıplak gözle bile seçebiliyorum orada ve siz göz göre göre jiletle çentikler atıyorsunuz kollarıma, argh, o odanın duvarındaki halıların içinde, yataklarımızda gizli "akarlar" denilen alerji sebebiyeti veren mikroskopik böcek fotoları, kıllı, tüylü ama garip bir şekilde sevimli gelen böcekçikler, renkleri morumsu falan mıydı neydi :P, 10 dakika sürecek muayene için 3 saat o küçük bekleme salonunda milyonlarca çocukla beraber bekleyiş, korku, endişe, sıkıntı, ay gitmesek olmaz mıııı?.

derse gitme arası verelim şimdi. sonrasında bitmek tükenmek bilmeyen ilkokul anılarım, öğretmenin yazlığında geçirilen günler de anlatıldıktan sonra son bulacak umarım.

PS. evet yine sınav öncesi, yine bık bık bıkmalar evresi, ne sandındıı?

Hiç yorum yok: