Pazar, Aralık 03, 2006

Aradan bir ay geçmiş meğer. Yazmayalı. Yazdım arada da başka sebeplerle, başka yerlere. Ama kendime çıtım çıkmıyor.
tatil - TATİL

Ben bundan istiyorum bir tane. Bunaldım ama bu sanırım biraz varoluşsal bir bunalım. Bugün müzik dinleyip gazete okudum inanır mısın? Bir buçuk saatlik bir yatak keyfi. Yanında cheetos yedim bir de hani yeşilinden, kamp günlerine ithafen. Ruhum biraz olsun dinlendi çok şükür. Şimdi de çizim çalışıyorum güya. Zilyon tane şey yapmışlar 8 derste. Nasıl toparlayacağımı düşünüyorum, evirip çeviriyorum kafamda.

Bunları bırakalım şimdi.

Doktor randevuları alma, euro hesabı açtırma, proje başvuru eksiklerini tamamlama, eğitim semineri içeriğini hazırlama, tanıtımını yapma, Ulusal Ajans a ufak bir ziyaret, doktor randevularına gitme, dergi için fikir, dergi için yazı, arada bir sınav, bir rapor, bir ödev, bir quiz, bir saç boyama -ay aman işalla-, çamaşır da yıkasaydım, yatağın da çarşafları değişse, reiki yapılacak her gün, anneanneye, anneye, göze. Bir de Ayça ya gidilecek fırsat bulunursa. Ara bakalım buralardaysa bir gitmek lazım. Piyano çalış, bir de yüzmeye git artık bir ara. Bir de cumartesi Eskişehir e kaçıp bir eski yüz göreyim, kısa da tatil olur bana ne dersin ler dönüyor kafamda.

Bu kadar evet, işte kafamın içindeki kuru gürültü bu. Ajandanın köşelerine eklenmiş otuz tane ara başlık da geliyor aklıma. Engin Kılıç la stajı konuş, makina yazın yapılmayan stajı kabul etmiyormuş, bir döv, bölümden dönemarası stajına onay al, belgeleri hazırla, yolla, aldığın kontaklarla iletişime geç, yeni kontaklar ara, kim ne biliyor öğren.

Evet bu furyayı da atlattık. Geriye zihnimin gerisindeki karanlık yankılar kaldı. Boş duvarlara çarpıp gürültüyle her tarafı dolduran, kuru ve yorucu kalabalık. Kafamda devamlı bunları evirip çevirirken bir şey yapamam, yazamam normal sanırım. Saat yine 5e geliyor baksana. Gündüz uyuyunca gece ayakta oluyorum işte. Başka yolunu bulamıyorum. Yine 3 saattir bu ekrana bakıyorum. Gözlerim kendilerinden geçiyor, hislerini tarif edemiyorum. Kafamdaki listeler dursa daha mı üretken olurum acaba? En azından daha verimli belki?

En azından yazdım bu gece. Dünün binlerce pişmanlık ve yüzlerce acısıyla dolu zorlu çs anlarından sonra sabah 6da yatıp yine sabah 10da kalkıp hazırlanırken o korkulu sınava, gözümün önünden bir sezen geçti ki, hiç hoşlaşmadım onunla. Zaman dursun istedim, dursun bu çılgınlık. Devamlı bir isyan, devamlı bir kaçış. Kendini reddederek kendin olamazsın!

Yazardım ben bir zamanlar değil mi? Okunurdu o yazılanlar, beğenilirdi az çok? Zorlaştı hayat, zorlaştı ben olmak. Belki başına buyrukluk böyle saçmalaştırdı beni diyeceğim ama 2005 de pek farklı geçmemişti değil mi? Yazın da bundan daha az yorgun değildim?

Kısmetse 10 Aralık'ta en geç alıyorum kristallerimi. Ve hızla adam oluyorum. Başka türlü olmayacak çünkü. Kulaklığı çöpe atmakla olmayacak. -ah be gitti güzelim kulaklık, yenisine para da yok :( -

iyi sabah-geceler

Hiç yorum yok: