Cuma, Ocak 16, 2009

anaaammmmm!

Bir an çok korktum. Öyle korktum ki dedim olmaz böyle.

Sanki bu blog uçup kaçıverecek elimden, gidecek sonsuzluğa karışacak, yok olacak. Blog yazmak diye bir şey mümkünatı yok yaşanamayacak. Anam dedim gitti gider. Noolarız o zaman. İnsan gibi n'oluruz bile mümkün olmaz. Ancak noolarız, hatta noğalarız belki.

Dedim yazayım. Şansım, elim, kolum, inatla hala beynim varken yazayım.

----

İnanır mısın yazıları kitaplaştırma ihtimali mevcut. Hafif uzaklarda duruyor, el falan sallıyor. Bakarsın olur gı? Hiç ummamaktaydım böyle şeyleri. Ama üretmeye engel diye besleyip büyütüyorum böyle "nasıl olcak ki o, olmaz ki, niye olsun ki" leri biliyorum.

----

Ama buna kesin inanmazsın ki artık benim de skinny jeans im var.

----

Son dakika sunumları, çok da mühendisimmiş gibi -mühendismişim gibi değil- bıdı bıdı ettiğim raporlar, yok efenim proceler, yok işte dizayn falan. Fikir beyan ediyorum deli gibi. Diyorum ki böyle yapabilebiliriz bence. Çok ilginç. Bugünler de geldi, burnumuzun dibinde duruyorlar, hüüp desek içimize girecekler.

----

Kütüphane, yemekhane ve bilumum kampüs gerçekleriyle tanıştım ben bu sene. İnsanlarla yolda karşılaşabildim inanır mısın? Kahve makinesi kuyruğu insanı oldum. Sandviç kondu sonra para atıp bıdı alınan aletlere. Ben gördüm lan ilk. Mesaj attım, haber veren oldum. -bilmeyenlere not: yurduna kapanıp delü gibin ers çalışır edalarında kendini paralayan, çalışamadım diye de kendine nefes almadan küfreden, hatta zihninde kırbaçlayan, aşağılayan, ezen, kendi kendine dominant ama sonuç sıfır bir insancıktım da ben. azıcık çift anadal yapıyorum da biraz ondan oluyor diyordum, değilmiş. hala yapıyorum ama oram buram ruhsal çürüklerle dolu, değil oh bea!-

----

Barcelona adlı filme gittim bugün. Normalde hemen "amanın bak insanlar neler neler yaşıyorlar, bak eziksin işte, deli korkaksın, sen evinden çıkıp Şok'a gitmeye korkuyorsun bazı bazı da aç kaloorsun, millet gel seni arkadaşınla Adı Bile Bir Hoş' a götüreyim, gece gündüz hep beraber seviğşelim diyene koşoor gidoor?!" diye manasızca bir özengeçlik gelirdi. Ya da tam tersi emaaan sen buna özgürlük bıdılık mı diyorsun, bu bildiğin kayıplık, arayıştalık, tutunamamazlık, aslında toptan yaşanamamışlık/yaşanamamazlık der, de gedin la hayat boyu ergenler der geçerdim. Hiçbiri olmadı, bir eğlendim, bir mutlandım. Evat azcık gereksiz, evaat azcık da ben yapam bu ne ot gibi dedim. İki taraftan da birer pinçik aldım. Bunu Woody Allen' ın ciciler yaratma yetisine değil, artık dengeye kavuşmalardaki cici benliğime borçlu olduğumu düşünmek istiyorum ve şu anda düşündüm. Oh.

----

Daha yazarım, hem de ne biçiiimmm. -ödev yetiştireceğim yarına da ondan evet evet, hepimiz biliyorduk bunu zaten.-

----

Yazmadan duramadııımmmmmmm: Final haftası. Ben gittim film izledim, inanır mısın kot aldım, patlamış mısır yedim hayvanlar gibi, milkshake bile içtim, hatta etek giymiştim tüm gün. Bunlar final haftasında oldu da bitti maşallah. 3 final bitmiş, 5 final kalmış ve tüm proceler teslimli sunumlu hala gelmiş bitmişken. Tam ortasındayken. Ay ben yerim ben beni. Nerede o eski zaman final kusmukları -bilen biliiirr, bilmeyen geçmiş yazılardan bulabiliiir, bence bulmasın kız kusmuk gibi ıyk-

----

Pembe saç(ak)lı kızı ben çok seviyorum ulan, onun ruhu duymayacak burada adının böylesine geçtiğini ama olsun varsın.