Pazar, Ağustos 28, 2005

gelin gelin oturun bir kenara da beni dinleyin

İşte yine ?evdeyim?. Yine bilgisayar başında kelimeler sayıklıyorum. Bilinmeyenlerin tümüne eşit uzaklıktaydım bundan aylar, günler önce. Şimdiyse farklı bir heyecan taşıyorum içimde. Adı, sanı belli, ama kendime tümüyle yabancı bir dünyaya taşınma hazırlığı içindeyim.

Birden ortasına düşüverdiğim bir kargaşadayım şimdi. Kafamda tasarladıklarımın hepsi düştü/kaydı gitti elimden. Daha yeni inmiştim 12 saat oturduğum o koltuktan, daha yeni ayrılmıştım günlerce beraber nefes alıp verdiğim o insandan. Sindirmeye vakit yok yine olanları. Tıpkı yanımdan koşarak geçen o koca seneyi ucundan kenarından tutup inceleyemediğim gibi. ?Çok çalıştık, yorulduk, biraz da boş oturalım be oğlum? diyenlere katıldım, sanki onlardan biriymişim gibi. Olsun be, iyi geldi. Çok hoş insanlarla tanıştım yine, kocaman şeyler öğrendim. Hayatı, kendimi hatırlayıverdim. Önümde uzananlara baktım şöyle bir, sonra da geride bıraktıklarıma. Yeni oyunun başladığına karar verdik sonra. Yeni silahlarla ve uçsuz bucaksız görünen sınırlarla. Birbirimizin ağzını sulandırdık, ama gözdağı vermeyi de unutmadık. Bitti gitti işte, hayatımın en büyük tatili. En dolu, en deli. Ne o, ?Büyük konuşma!? mı diyor yine birileri orada? Amaaan ne derseniz deyin. Bu sene aldığım riskten daha büyüğü bir süre daha çıkmaz önüme merak etmeyin.

Bugün ilerleyen saatlerde öğreneceğim ders alıp almadığımı. Yine başlıyor çünkü çalışma maratonu. Ve en zorlayan şekliyle: Neyle karşılaşacağımı, ne için uğraştığımı bilmeksizin. Kasacağım yine biraz. Biraz, çünkü elimde sadece biraz zaman kaldığını fark ettim dün, artık misafiri olduğum bu şehre vardıktan sadece birkaç saat sonra. Evet mor odam, turuncu yatağım, bir süre bensiz kalacaksınız. Neyin içine düştüğümü anlar anlamaz gelip ilk size anlatacağım ama artık eskisi gibi yüz göz olamayacağız.

Çok düşünüp az konuşma zamanlarındayız artık. Uzun uzun tadını çıkaramayacağım bugüne kadar sevdiğim insanlarla olmanın. Onlar ancak anılardan el sallayacaklar bana. Belki bir ay, belki üç yıl sonra yolda görünce tanıyamayacağım çoğunu. Ama kalanlar bana kalacak eminim. Hem birazı silinip gitse fena da olmaz hani? Bir format atalım artık şu hafızaya, aradan sekiz yıl geçti ne de olsa. Boşuna benliğimi meşgul etmesin, ışığımı kirletmesin kara gölgeler. Bana ayırdığım yer artsın biraz. Solgun hayaletler zihnimin koridorlarını bir bir boşaltsın. E yenilere yer açmak gerek :)